İbrahimin Yeri Garden Restaurant
Bolu Dağı'nın tarihi Bakacak mevkii, İstanbul ve Ankara arasındaki yolculuklarda nesiller boyu bir mola noktası olmuştur. Biz, "İbrahim'in Yeri" olarak bu molayı bir "geleneğe" dönüştürme hayaliyle yola çıktık. Bizim için burası, D-100 karayolu üzerindeki sıradan bir tesis değil; Bolu ve Düzce'nin bereketli yaylalarının sunduğu en doğal lezzetleri, en dürüst haliyle ve 7 gün 24 saat kesintisiz bir misafirperverlikle sunduğumuz evimizdir. Bu zirvede, bir restorandan çok daha fazlasını, gerçek etin ve samimi bir hizmetin merkezini bulacaksınız.

Her Şeyin Başladığı Yer: "Bakacak" ve Hikayemiz
Hikayemiz, kurucumuz Halil İbrahim Uygun'un bu topraklara olan sevgisiyle başladı. Amacımız, Düzce ve Bolu yöresindeki hayvancılığı desteklemek ve bu eşsiz coğrafyanın sunduğu doğal lezzetleri, hak ettikleri değerle sofralara taşımaktı. İsmimizi, bulunduğumuz bu tarihi "Bakacak" mevkisinden aldık; çünkü bu isim bizim için bir adresten çok, bir kalite imzasıdır. Bu imza, her ürünümüze bu bölgenin ruhunu, doğallığını ve kalitesini kattığımızın bir sözüdür.
Sadece Bizde Tadacağınız Lezzetler: İmza Ürünlerimiz
Bizi biz yapan, lezzetimizi "efsane" statüsüne taşıyan ve adımızı coğrafyamızdan alan imza ürünlerimizdir. Bu ürünler, bizim kalite anlayışımızın, Bolu Dağı'na olan bağlılığımızın ve misafirlerimize olan saygımızın birer somut sembolüdür. Başrolde, elbette, o meşhur Bakacak Köfte'miz var. O, bizim medar-ı iftiharımız; ulusal basının ve en seçkin gurmelerin "Bolu Dağı'ndaki lezzet durağı" olarak bizi göstermesini sağlayan başyapıtımızdır. Misafirlerimizin dilinden düşürmediği o samimi "Sadece bu köfte için saatlerce yol geliyoruz!" sözü, onun tesadüfi bir lezzet olmadığının en değerli kanıtıdır. Sırrı, Düzce yaylalarından gelen etlerin o mükemmel yağ ve et dengesini yakalayan özel harmanında ve o gizli, aile yadigarı baharat reçetesinde saklıdır. Bu, etin saf lezzetini yücelten bir sanattır.
Onun hemen yanında, "Bakacak Köfte"nin başarısını taçlandıran bir diğer ustalık eserimiz durur: Bakacak Pirzola. Lütfen bunu sıradan bir kalem pirzola olarak düşünmeyin. Bu, kasaplarımızın özel bir kesim tekniğiyle, kuzunun sırtından, o lezzetli 'kalem pirzola' kısmını, 'beytilik' olarak bilinen lokum kıvamındaki yumuşacık et kısmından ayırmadan çıkardığı bir harikadır. Mangala atıldığında, bu iki farklı doku birbiriyle mükemmel bir uyum yakalar; bir yanda etin yoğun lezzeti, diğer yanda o yağlı kısmın getirdiği yumuşaklığı hissedersiniz. Bu, pirzolada zirve bir deneyimdir.

Ancak imza lezzetlerimiz bu ikisiyle sınırlı değil. Sabahın ilk ışıklarında veya soğuk bir kış akşamında şifa niyetine içilen, saatlerce kısık ateşte kaynamış, lokum gibi etiyle Gerdan Çorba'mız ve dost meclislerinin vazgeçilmezi olan, köz ateşinde, özel baharatlarla hazırlanan Kuzu Saç Tava'mız da en az onlar kadar iddialıdır. İşte tüm bu lezzetlerin ortak bir noktası vardır: Dürüstlük. Hepsi katkısız, doğal ve "kendi imalatımız"dır. Sırrımız, pahalı veya karmaşık malzemelerde değil; doğru malzemeyi ustalıkla, sabırla ve yılların verdiği tecrübeyle işlememizde gizlidir.
Günün Her Saati Taze: Efsanevi Yöresel Kahvaltımız
Bolu Dağı'nda günün hangi saati acıkırsanız acıkın, sizi taze ve sıcak bir sofra bekler. 7/24 kesintisiz hizmet anlayışımız, özellikle zengin "Yöresel Serpme Kahvaltımızda" kendini gösterir. Gecenin bir yarısı ya da sabahın ilk ışıklarında, masanızı donatan o taptaze yöresel peynirlerin, reçellerin ve özellikle kendi imalatımız olan o meşhur sucuğumuzun tadına bakabilirsiniz. Bizim için kalite ve tazelik, saate bakmaz; her misafirimiz aynı özeni hak eder.


Kasaptan Sofraya: Güvenilir Etin Adresi
Biz, ne yediğinizi bilmenizin en doğal hakkınız olduğuna inanıyoruz. Modern dünyada "gerçek gıdaya" ve katkısız ete ulaşmanın ne kadar zorlaştığının farkındayız. Bu yüzden, bir iddia ortaya koymakla kalmadık, o iddianın canlı kanıtını da restoranımızın tam kalbine, herkesin görebileceği bir noktaya yerleştirdik. O gördüğünüz camlı "Kasap Reyonu", sadece et sattığımız bir bölüm değil; o, size olan şeffaflığımızın, etimize olan sarsılmaz güvenimizin ve "dürüst et" anlayışımızın imzasıdır.
Misafirlerimizin en çok merak ettiği o soruyla başlayalım: "O meşhur Bakacak Köfte'nin sırrı nedir?" İşte o sırrın ilk ve en önemli adımı, tam karşınızdaki o reyonda duruyor. O efsanevi köftemizi hazırlarken kullandığımız, Düzce ve Bolu yaylalarından gelen o özel harman etler, her gün taze olarak burada, gözünüzün önünde hazırlanır. İmza pirzolamızda veya mangalınızda pişen her bir lokmanın hangi etten geldiğini burada, en taze, en parlak, en doğal haliyle görebilirsiniz.
Bu şeffaflığı bir adım daha ileri taşıyoruz: Bu eşsiz lezzeti sadece burada tatmakla kalmayın; o taze çekilmiş, katkısız Bakacak Köfte harcımızı veya özel kesim Bakacak Pirzola'mızı çiğ olarak evinize, kendi mangal partinize de götürebilirsiniz. "Kendi imalatımız" dediğimizde, bunun ne anlama geldiğini net bir şekilde ortaya koyuyoruz. Bu reyonda gördüğünüz hiçbir üründe katkı maddesi, koruyucu, lezzet artırıcı veya MSG (Çin tuzu) bulamazsınız. Sadece taze et, o özel baharatımız ve yılların verdiği ustalık. Bizim değişmez bir kuralımız var ve bu, işimizin temelidir: Kendi soframıza koymayacağımız, ailemize ve misafirimize ikram etmeyeceğimiz hiçbir ürünü ne o ızgaraya atarız, ne de o reyonun vitrinine koyarız. Güveniniz, bizim en değerli kazancımızdır.
Şöminenin Başında, Doğanın Kalbinde: Sizi Bekliyoruz
Lezzet, ancak doğru atmosferle tamamlandığında bir deneyime dönüşür. Özellikle kış aylarında, odun ateşinin yandığı şömineli salonlarımızın sıcaklığı, dışarıdaki dağ havasıyla mükemmel bir kontrast yaratır. 350 kişilik geniş kapasitemiz; açık teraslarımızdan, özel ahşap konak salonlarımıza kadar her misafirimize aradığı huzuru sunar. İster uzun bir yolculukta kısa bir mola, ister özel bir lezzet keşfi için olsun; sizi Bolu Dağı'nın zirvesindeki bu sıcak yuvaya, doğanın kalbinde unutulmaz bir deneyime davet ediyoruz.
